1 Temmuz 2013 Pazartesi

Bir Bisikletçinin Hikayesi - 1

Oğuzhan henüz okula bile başlamamış ben de 3. sınıfı bitirmişim. Annem, bizi babaanneme bırakmış, babamın yanına, Libya'ya gitmişti, yaz sonunda birlikte temelli dönmek üzere. O yaz dedemden bisiklet istediğimi hatırlıyorum.

*

Ankara'da oturduğumuz yıllardı, ben ya ilkokuldan mezun olmak üzereydim ya da ortaokula yeni başlamış; Oğuzhan daha küçüktü ama hayallerimi dinlemeyi taa o zamanlar dahi becerebilir, üstelik bundan benim kadar keyif alırdı. Bizimkilerin Alanya'da yazlık bir sitede daire alması haberiyle benim de hayallerime malzeme çıkmıştı; anlatıyordum Oğuzhan'a yazlıkta nasıl gece geç saatlere kadar sokaklarda oynayacağımızı, yazlık sitenin sokaklarında nasıl bisiklete bineceğimizi. Galiba o sıralarda alınmıştı BMX bisiklet, hayallerimin haricinde bindiğimi hiç hatırlamam.

*
Lisedeydim. Kendimi bisiklete çok yakıştırsam da, kaykaydı hep tercihim. Voleybol antremanına, alışverişe Atrium'a, hatta Bakırköy'e kaykayla giderdim; kaldırım taşlarındaki takırtısı hâlâ kulaklarımda. Aslı da paten severdi, hatta Müşir Amca bir gidişinde Amerika'dan Aslı'nın o çok istediği roller bladelerden getirmişti. Neden sonra bir gün esmişti de bisiklete binmek istemiştim, ve aslında binmeyi bilmediğimi farketmiştim. Lisedeydim ve bisiklete binmeyi bilmiyordum. Aslı çok uğraşmıştı bir öğledensonra bizim apartmanın arka tarafında kalan villaların sokağında bana öğretmek için. Ama birşeyler olmuyordu, hemen ayağımı yere koymak istiyor, pedalı çevirdikten sonra şöyle salına salına gidemiyordum. Kıçım acıyana kadar uğraştım, ama o gün ile sınırlı kaldı Aslı ile derslerim. Bisikletin üzerinde beceriksiz duruşumu kendime yakıştıramıyordum.

*

Kuşadasi'ndaydık. Dayımların yazlığında.Sabahları bakkala ekmek almaya kuzenimle gittiğimizde, o dayımın bisikletine binerdi, ben yürürdüm. Kuzenim her zamanki şaklabalığıyla, onun tabiriyle aranan kızların bisiklete nasıl bindiklerinin taklidini yapardı. Bir akşamüstü babama bisiklete binmeyi beceremediğimi söyledim. Hadi canım dedi, canım babam, tuttu elimden çıktık dışarı. Hatırlatıyorum, lisedeydim bunlar olurken. Oturdum dayımın bisikletinin üzerine, babam arkadan tutarken ben de pedal çeviriyordum, sakın bırakma dediğimi hatırlıyorum defalarca. Sonra babamı uzakta, elini akşam güneşine karşi siper yapmiş beni seyrediyorken hatırlıyorum. Biniyordum işte! Evin etrafında tur atıyordum, bisikletle! Rüya gibiydi, ağzım kulaklarımdaydı. Fonda neşeli bir müzik ve içimde binlerce hayal vardı... Derken, kenarında kum toplanmış virajı alamadım, ve dönemeyeceğimi hissettiğim anda kendimi bisikletin üzerinden atma isteğiyle kendimi yerde budum, çünkü biniyordum da inmeyi bilmiyordum. Kendimi yere attığımda, pedal sol bacağımın kaval kemiğine dayanmıştı, acım büyüktü; hem canım çok yanıyordu hem de gururum paramparçaydı. O derin yaranın izleri bugün belli belirsizse, annemin yorulmak bilmeyen ilgisi ve bol yağlı kremine borçluyum bunu. 

Bisilete binmeyi bir daha hiç denemedim. 

Taa 30 yaşıma kadar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder