8 Ocak 2012 Pazar

gulumsedigim anlar

* bacaklarimi iki yana acip one egildigimde, ancak dizlerime kadar asagi sarkitabildigim basimi, bir bucuk ay sonra bir aksamuzeri "dink" sesiyle yere degdirdigim an..

* kalbim burkulur gibi oldugunda, tam aglamaya baslarken uyanip hepsinin bir ruya oldugunu farkettigim an...

* IKEA'da, cekic civi tornavida ve kerpeten ile vasati 40 adimda yazi masasina donusecek olan ahsap parcalariyla kasaya ilerlerken, aynisinin yapilmisini yari fiyata buldugum an...

* yeni yazi masasinin basina ilk oturdugum an...

* bebegimin eski sevgililerinden birinin, dahi anlamindaki de'yi bitisik yazdigini gordugumde, duydugum hazzi farkettigim an...

* ispanakli boregi annem kadar iyi yaptigimi dusundugum an..

--- to be continued... ---

4 Ocak 2012 Çarşamba

dunya 2012, ben 34 olurken

Nedense, cocuklugumda, 2000 yilindaki beni cok merak ederdim. Gozumun onune bir ben gelirdi, ama nerede oldugumu kestiremezdim tam olarak; Bazen endustriyel bir sehrin sokaklarindaymisim gibi gelirdi, bazen de heybetli bir okulun bahcesinde, bahar doneminde, yetiskin bir ogrenci olarak belirirdim. Hic gozgoze gelmemistim benle cocukken, 2000'deki ben hep ileride bir yerlere bakiyordu, cocuklugum ise geride degildi ama kisa kaliyordu.. Saclarimin ruzgarda kipirdadigini gorurdum, kulaklarimin boynumla birlestigi yerde, hafifce... Saclarim uzundu 2000'de, hic kisa dusunmedim saclarimi -her kestirisim belki bu yuzden husrandir benim icin.. Merak ederdim dahasini; boynumdaki fularin rengini bilmeye heveslenirdim, bir de kolumun altina kistirdigim kitaplarin adlarini..

2000'in uzerinden yillar gecti... Hayret, bir daha boyle merakimi uyandirmadi ileride bir zaman. Hatta, birkac gece once, yilsonu muhasebemi yapip, yilbasi butcemi cikarirken, dusundum, hatta zorladim biraz.. 2020? 2018? Ama gozumu diktigim bir yil daha saptayamadim...

Ama bu yil tamamen karisip gitmeden tarihe, aslinda var kayit altina almak istedigim bir iki "4,5'tan 5"im..

Mesela, bu sene aldim pilotluk lisansimi..Ucagin metal kanatlarini yere indirmekten cok, kendimin inmeyen, dinmeyen nefsi yordu beni..   "o nasil bir kalkisti oyle!." diye kendimi azarlamayi birakmayi ogrenmem gerekti; kalkisi, gecmisi, bir dakika oncesini... hepsini birakmayi, topundan gecmeyi; an'in hakkini vermeyi, vaktin insani olmayi talim etmem gerekti...

Yine bu sene, senelerdir hayalimde yasattigim, fikrimde tasarladigim geziyi gerceklestirmek mumkun oldu. Hep dusledigim gibi, bir araba, bagajinda bir battaniye ve radyosunda susmayan muziklerle, Amerika'yi bir uctan bir uca gectim.. Kovboy filmlerinin icine biraktim kendimi, kizilderililerin haline agladim, herseyden mutlaka bir kere tattim..

Bu sene, alarmsiz uyandigim sabahlar bir yili gecti.. Evet bir yildan fazla oldu "dadada dadada daaaank" sesiyle uyanmadim..

Bu sene, işe bisikletle gidip gelmeye basladim. Sadece işyerinin bikkinligini degil, ayni zamanda bedenimin spooor diye vizildamalarini da dagitti. -3 derecede bile 30 yasimda ogrendigim bu iki tekerden inmedim; yazin sicagi yildirdi bir tek, biraz da kişin erken kararan hava; zaten bu yuzden bahari ve güzü, bir daha, cok sevdim..

Bu sene kendime daha iyi bakmaya basladim; iserken duydugum aciya da, artik neredeyse kronik bir hal alan her anlamdaki kabizligima da care buldum..

Bu sene, ne zaman cocuklugumdan bahsetsem anlattigim bir hatirami, donup tekrar yasama firsatim oldu. Ilkolkuldayken, sistoskopi yapilmisti, hic bitmeyen idrar yollari enfeksiyonumu daha derinden arastirmak icin. Sistoskopi anlatilasi birsey degil, igne deliginizden kamera sokup bobreklerinize bakiyorlar. Iste bu yuzden de cocuklugumun muhim anilarindan... Derin iz birakmisti bende sedye, anestezi, ameliyathane, anne babamin sonsuz ilgiye burunmus acelesiz telaslari, ve tabii prosedurden sonraki ilk iseyisim; sunnetten sonra da iste oyle yaniyor demisti kardesim..  Kac kere bir cocukluk hatirami yillar sonra tekrar yasayabilirim ki.. Hatirladiklarimin aynilari, ve zamanla abarttiklarim, ya da atlayip unuttuklarim karsima geldiler...

2012 yeni bir yil daha simdi.. 34 yeni bir yaş..  Degisen bir sey yok elbette, sadece kendimiz, o da belki ve biraz... Ama insan yeniyle heyecanlaniyor galiba.. Yeni, insanin icini gidikliyor, umutlandiriyor, guclu hissettiriyor.. Kisacasi insan yeniyi seviyor, ve her sevdigine yaptigi gibi, ona sozler veriyor, vaad ediyor: "bu sene kek yapmayi ogrenecegim", "duzenli gunluk tutacagim",  "erken kalkip gec yatacagim", vs..  Kişi, illa yeni birseylerle yenilerim saniyor, sanirim bu yuzden sigarayi birakma kararini insanlarin pekcogu bir ogledensonra degil yilbasinda aliyor... Oysa her an yeni, her nefes yeni.. Illa bir yil beklememeli yeniden baslamak icin, di mi?