7 Aralık 2007 Cuma

mezuniyet

Anlatiyim biraz? Geri dönüp bi ara nasil 2000 yilina geldik özetlerim ama simdilik 2000 yilina dönelim.. Aylardan mayis.. Hava güzel, hatta çok güzel: Günes piril piril, her baktigim yönde rengarenk cicekler aciyor, gözlerim alabildigine uzanan yesillige bakiyor, etraf yesil çimen kokuyor, o kadar güzel ki, insan bu manzarayi uzun uzun seyrettiginde mutluluktan aglayabilir, ya da ben öyle bir ruh halindeyim..

Mezun oluyorum üniversiteden.. "Bitmeyecek sanirim..", "Bitmeyecek bu okul!", "Kaç ders kaldi?", "Kaç kredi daha lazim?", "128-82=46.. off daha çok varr.." Tüm bu sayiklamalar çok geride kalmis.. Mezunum! Ögrenci degiim artik.. Garson da degilim hatta.. Okul parasini çikartmak için 3 senedir çalistigim Italyan restaurant'indan da istifa etmisim.. O da hiç bitmez gibi gelmisti, hergünüm pizza peyniri ve spaghetti sosuyla geçecek sanmistim.. Ellerim, tenim, hatta belime kadar uzattigim saçlarim bile artik sanki peynir kokmaya baslamisti, daha kötüsü, ben buna alismaya baslamistim.. Ama bitti.. Okul.. Restaurant.. Ögrencilik.. Garsonluk.. Bitti hepsi.. Artik baska bir seyim, daha bilmiyorum neyim; ama biliyorum ne degilim..

Dalmisim ucsuz bucaksiz yesillige bakarken.. Biraz da aglamisim sanirim, alt kirpiklerim islak, ama mutluluktan.. Evet mutluluktan da agliyormus insan, bugün bizzat yasadim.. Makyajim akmadi umarim aglayinca, derken babamin "Nilüfeer.. buraya bak kizim" deyisiyle irkiliyorum, yüzüme tuttugu kameraya gülümsüyorum, gözlerimin içi gülüyor, hissediyorum.. Babam göz kirpiyor, yerine oturuyor.. Evet mezun oluyorum.. Biraz evvel adimi seslendiler sahneden, tam soyleyemediler adimi gerci, ama olsun, Amerikalilarin dili o kadar donuyor, hem alismisim artik.. Adimi duyunca, provalarda yaptigimiz gibi adimlarimi sayarak yürüdüm sahneye, ama provalardan farkli olarak biraz basim döndü bu sefer, hatta gözüm de karardi gibi oldu, ama sanirim idare ettim.. Belki bir annem hissetmistir basimin döndügünü, o hep hisseder çünkü.. Elini siktim dekanin, diplomami aldim, gozlerimi babama kitledim ve hazirladigim konusmami yaptim.. Çok yavas konusmaya çalistim, çünkü biliyorum heyecanlaninca makinali tüfek gibi hizli hizli cikiyor laflar agzimdan.. En sonunda konusmamin, Türkçe birseyler söyledim..

O yaz mezuniyetten sonra, tasi taragi toplayip Türkiye'ye döndüm.. Yarim kalan birseyler pismanliga dönmesin diye belki de, iki üç ay sonra tekrar Amerika'ya döndüm. Döndükten sonra gittigim ilk is görüsmesi, su anda da devam eden, hergün bir ertesi gunu iple cektigim bir is hayatiyla sonuçlandi.. Harika insanlar tanidim, hergün degilse bile her yil degisen sorumluluklarim oldu, hic sikilmadim, sikilmaya firsatim olmadi, rengarenk degildi ama bulmaca çözmek kadar zevkli yazilimlar yapiyordum.. Birgün, Nilüfer hadi baskalarina da ögret dediler, "OK!" dedim.. Hadi daha daha baskalarina da ögret dediler.. hadi onlara örnek ol dediler, hadi biraz daha adam al dediler.. hadi takimlar kur dediler, takimlardan bir bölüm olsun dediler, yo yoo department olsun dediler.. Hadi müsterilere de anlat naapiyosun dediler, satislara yardim et.. Daha cok satalim, daha cok adam al dediler.. Hepsine "OK" dedim.. Hepsi oldu, büyüdük, büyüdükce hersey daha bi basdöndürücü hiz kazandi.. Bir sey soyliyim mi, ama aramizda, aslinda biraz yoruldum artik...