Su an New York'tayim. Bu tek basina yeterince heyecan verici degilmis gibi, kar yagiyor. New York'un ilk kari, benim ise ikinci; Yosemite'de gormustum bu sezonun ilk karini.
Planladigim gibi olmuyor her zaman hersey; bugun sabahtan aksama Manhattan'da ayak basmadigim yer kalmaz diyordum. Kar da aksam donuse gecince yagacakti, yolu yarilamisken, sadece yol manzarasi olarak kalacakti. Planim buydu.
Ama... Kar bekledigimden 12 saat daha erken yagmaya basladi. Central Park'ta yuruyus simdilik yalan. Yuzum asik azicik.
"Ama"nin ardindan gelenler hep istenmeyenler midir? Gecikmeli de olsa karla birlikte yurumek, kuru kuru yurumekten daha zevkli degil midir halbuki?
Galiba biz planladigimizi oyle cok istiyor, onun icin oyle cok heyecanlaniyoruz ki, planladiklarimizin disinda kalanlari goremez oluyoruz. Belki planlarken cok emek verdigmizden, zaman ayirdigimizdan, zamanimiz da emegimiz de pek kiymetli oldugundan, planladiklarimizdan vazgecmek bu emegi cope atmak gibi geliyor, belki bundan...
"Ama"lardan cekinmemenin yolu, plan yapmamaktan mi gecer peki? Hayal etmezsen, hayal kirikligi da olmaz mi yani? O zaman hayat ne sunarsa, mutlu mu olursun sanki?
(Burada durdum. Kalktim, dolandim. Tavana baktim. Basimi kasidim... Ne var? dusunmeme yardim ediyor.. Sonra dondum tekrar yazdim)
Galiba, su gibi olmak lazim. Su, hic "ama" demiyor. Kalakalmiyor. Soguksa donuyor, sicaksa buluta karisiyor. Surahiye de giriyor, ayakkabilarimin icine de. Ama ben bir kup buz idim, erimem diye tutturmuyor. Planlamadigindan degil, planlari sabit olmadigindan, esnekliginden.
Su gibi olmak lazim.. Simdi kar olup New York'un uzerine yagmak lazim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder