Bu aralar çok sıkıcı bir insan oldum çıktım. Hep aynı konu var çünkü gündemimde. Taktım demeyelim, zira bana hiç yakışmıyor, onun yerine bir hayalim var diyelim biz. Yeni de değil aslında, zaten hep vardı. Yıldızların altında uyumak, çam kokularıyla. Sabah erkenden güneşin sıcaklığını yan devirip yattığım popomda hissettiğim için uyanmak -hani vücudun sadece güneş değen noktası ısınır da hafiften tatlı tatlı kaşınır gibi olur ya, işte onu hissederek uyanmak var hayalimde. Tabiatın en ortasında olmak. Güneşin göğe yükselişine karşı sabah kahvemi, sarındığım bir battaniyenin altında yudumlamak, her yudumda ayrı bir tat bulmak. Yeşilin mavinin kahverenginin içinde kaybolmak. Ağaç gölgelerinde soluklanmak.
Dediğim gibi bu hayal hep vardı. Ama hiç bu kadar yakın olmadı. Bu gece, artık olabilir gibime geliyor.
Çok değil iki ay sonra bu gece, kıyafetlerime bön bön bakıp yanıma ne almam gerektiğini düşünüyor olacağım belki de. Ne çok kıyafetim olduğunu farkedeceğim muhtemelen ama üzerinde durmayacağım. Hadi ne alacağımı az çok biliyorum desek bu kez de nasıl paketlesem diye kafa patlatacağım, kesssiiin, ben bilmem mi kendimi. Bir an, yaa kızım rahat mı battı, ne işin var çadırlarda kamplarda, bok var o kadar yolu bisikletle geçmekte diyeceğim mutlaka kararsızlığın getirdiği yorgunlukla, ama çabuk geçecek. Sıklıkla kendime fazla fazla yedek çamaşır ve çorap almayı unutma diyeceğim. Her şeyi kendi küçük çantalarına yerleştireceğim, birşeyleri unutmuşum gibi gelecek, amaan yetiversin diyeceğim. Başımı yastığa koyduğumda, midemdeki kelebekleri hissedeceğim. Bilemem, belki çok zor belki de anında uyuyacağım, ama eminim erkenden kalkacağım ertesi sabah. Bisikletleri yükleyip, dönüşü beş gün sürecek olan yolu, otobüsle dört saatte alacağız. Nasipte de varsa, iki ay sonra bu gece...
hayal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Ağustos 2013 Perşembe
İki Ay Sonra Bu Gece
1 Temmuz 2013 Pazartesi
Bir Bisikletçinin Hikayesi - 1
Oğuzhan henüz okula bile başlamamış ben de 3. sınıfı bitirmişim. Annem, bizi babaanneme bırakmış, babamın yanına, Libya'ya gitmişti, yaz sonunda birlikte temelli dönmek üzere. O yaz dedemden bisiklet istediğimi hatırlıyorum.
*
Ankara'da oturduğumuz yıllardı, ben ya ilkokuldan mezun olmak üzereydim ya da ortaokula yeni başlamış; Oğuzhan daha küçüktü ama hayallerimi dinlemeyi taa o zamanlar dahi becerebilir, üstelik bundan benim kadar keyif alırdı. Bizimkilerin Alanya'da yazlık bir sitede daire alması haberiyle benim de hayallerime malzeme çıkmıştı; anlatıyordum Oğuzhan'a yazlıkta nasıl gece geç saatlere kadar sokaklarda oynayacağımızı, yazlık sitenin sokaklarında nasıl bisiklete bineceğimizi. Galiba o sıralarda alınmıştı BMX bisiklet, hayallerimin haricinde bindiğimi hiç hatırlamam.
*
Lisedeydim. Kendimi bisiklete çok yakıştırsam da, kaykaydı hep tercihim. Voleybol antremanına, alışverişe Atrium'a, hatta Bakırköy'e kaykayla giderdim; kaldırım taşlarındaki takırtısı hâlâ kulaklarımda. Aslı da paten severdi, hatta Müşir Amca bir gidişinde Amerika'dan Aslı'nın o çok istediği roller bladelerden getirmişti. Neden sonra bir gün esmişti de bisiklete binmek istemiştim, ve aslında binmeyi bilmediğimi farketmiştim. Lisedeydim ve bisiklete binmeyi bilmiyordum. Aslı çok uğraşmıştı bir öğledensonra bizim apartmanın arka tarafında kalan villaların sokağında bana öğretmek için. Ama birşeyler olmuyordu, hemen ayağımı yere koymak istiyor, pedalı çevirdikten sonra şöyle salına salına gidemiyordum. Kıçım acıyana kadar uğraştım, ama o gün ile sınırlı kaldı Aslı ile derslerim. Bisikletin üzerinde beceriksiz duruşumu kendime yakıştıramıyordum.
*
Kuşadasi'ndaydık. Dayımların yazlığında.Sabahları bakkala ekmek almaya kuzenimle gittiğimizde, o dayımın bisikletine binerdi, ben yürürdüm. Kuzenim her zamanki şaklabalığıyla, onun tabiriyle aranan kızların bisiklete nasıl bindiklerinin taklidini yapardı. Bir akşamüstü babama bisiklete binmeyi beceremediğimi söyledim. Hadi canım dedi, canım babam, tuttu elimden çıktık dışarı. Hatırlatıyorum, lisedeydim bunlar olurken. Oturdum dayımın bisikletinin üzerine, babam arkadan tutarken ben de pedal çeviriyordum, sakın bırakma dediğimi hatırlıyorum defalarca. Sonra babamı uzakta, elini akşam güneşine karşi siper yapmiş beni seyrediyorken hatırlıyorum. Biniyordum işte! Evin etrafında tur atıyordum, bisikletle! Rüya gibiydi, ağzım kulaklarımdaydı. Fonda neşeli bir müzik ve içimde binlerce hayal vardı... Derken, kenarında kum toplanmış virajı alamadım, ve dönemeyeceğimi hissettiğim anda kendimi bisikletin üzerinden atma isteğiyle kendimi yerde budum, çünkü biniyordum da inmeyi bilmiyordum. Kendimi yere attığımda, pedal sol bacağımın kaval kemiğine dayanmıştı, acım büyüktü; hem canım çok yanıyordu hem de gururum paramparçaydı. O derin yaranın izleri bugün belli belirsizse, annemin yorulmak bilmeyen ilgisi ve bol yağlı kremine borçluyum bunu.
Bisilete binmeyi bir daha hiç denemedim.
Taa 30 yaşıma kadar.
*
Ankara'da oturduğumuz yıllardı, ben ya ilkokuldan mezun olmak üzereydim ya da ortaokula yeni başlamış; Oğuzhan daha küçüktü ama hayallerimi dinlemeyi taa o zamanlar dahi becerebilir, üstelik bundan benim kadar keyif alırdı. Bizimkilerin Alanya'da yazlık bir sitede daire alması haberiyle benim de hayallerime malzeme çıkmıştı; anlatıyordum Oğuzhan'a yazlıkta nasıl gece geç saatlere kadar sokaklarda oynayacağımızı, yazlık sitenin sokaklarında nasıl bisiklete bineceğimizi. Galiba o sıralarda alınmıştı BMX bisiklet, hayallerimin haricinde bindiğimi hiç hatırlamam.
*
Lisedeydim. Kendimi bisiklete çok yakıştırsam da, kaykaydı hep tercihim. Voleybol antremanına, alışverişe Atrium'a, hatta Bakırköy'e kaykayla giderdim; kaldırım taşlarındaki takırtısı hâlâ kulaklarımda. Aslı da paten severdi, hatta Müşir Amca bir gidişinde Amerika'dan Aslı'nın o çok istediği roller bladelerden getirmişti. Neden sonra bir gün esmişti de bisiklete binmek istemiştim, ve aslında binmeyi bilmediğimi farketmiştim. Lisedeydim ve bisiklete binmeyi bilmiyordum. Aslı çok uğraşmıştı bir öğledensonra bizim apartmanın arka tarafında kalan villaların sokağında bana öğretmek için. Ama birşeyler olmuyordu, hemen ayağımı yere koymak istiyor, pedalı çevirdikten sonra şöyle salına salına gidemiyordum. Kıçım acıyana kadar uğraştım, ama o gün ile sınırlı kaldı Aslı ile derslerim. Bisikletin üzerinde beceriksiz duruşumu kendime yakıştıramıyordum.
*
Kuşadasi'ndaydık. Dayımların yazlığında.Sabahları bakkala ekmek almaya kuzenimle gittiğimizde, o dayımın bisikletine binerdi, ben yürürdüm. Kuzenim her zamanki şaklabalığıyla, onun tabiriyle aranan kızların bisiklete nasıl bindiklerinin taklidini yapardı. Bir akşamüstü babama bisiklete binmeyi beceremediğimi söyledim. Hadi canım dedi, canım babam, tuttu elimden çıktık dışarı. Hatırlatıyorum, lisedeydim bunlar olurken. Oturdum dayımın bisikletinin üzerine, babam arkadan tutarken ben de pedal çeviriyordum, sakın bırakma dediğimi hatırlıyorum defalarca. Sonra babamı uzakta, elini akşam güneşine karşi siper yapmiş beni seyrediyorken hatırlıyorum. Biniyordum işte! Evin etrafında tur atıyordum, bisikletle! Rüya gibiydi, ağzım kulaklarımdaydı. Fonda neşeli bir müzik ve içimde binlerce hayal vardı... Derken, kenarında kum toplanmış virajı alamadım, ve dönemeyeceğimi hissettiğim anda kendimi bisikletin üzerinden atma isteğiyle kendimi yerde budum, çünkü biniyordum da inmeyi bilmiyordum. Kendimi yere attığımda, pedal sol bacağımın kaval kemiğine dayanmıştı, acım büyüktü; hem canım çok yanıyordu hem de gururum paramparçaydı. O derin yaranın izleri bugün belli belirsizse, annemin yorulmak bilmeyen ilgisi ve bol yağlı kremine borçluyum bunu.
Bisilete binmeyi bir daha hiç denemedim.
Taa 30 yaşıma kadar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)